13 Kasım 2012 Salı


Fatih Kanunnamesi’nde işleri “veziri azamın önünde, işlem görecek konuları yüksek sesle okumak” olarak belirtilen reisülküttabların görevi aslında bundan çok daha fazlaydı. 
Tayinler, tevcih beratları, emirler ve hükümler Divan kâtipleri tarafından yazıldıktan sonra reisülküttabın onayına sunulurken gizli ve önemli yazılar da doğrudan doğruya reisülküttab tarafından yazılır ve saklanırdı.

Divan-ı Hümayun’da kâtiplerin ve kalemlerin reisi konumundaki reisülküttablar, devlet işlerinin Babıâli’de görülmeye başlaması, Osmanlı’nın diplomatik ilişkilerinin gelişmesi ve kurallara bağlanmasıyla bugünkü anlamda dışişleri bakanlığı görevini de üstlendiler. 17. yüzyılın sonlarından 1836’da Umur-ı Hariciye Nezareti kurulana kadar devletin dış ilişkilerini de yürüttüler. 

Nazır Şentürk, Babıâli’nin Reisülküttabları kitabında, Osmanlı diplomasi tarihi çerçevesinde reisülküttabların 118 yıllık Babıâli serüvenine ışık tutuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder