1 Ekim 2012 Pazartesi



“Girmediğin delik kalmamış be abi!”
Okan Bayülgen

“Bill Gates’e al maillerini, ben bunları biraz okudum diyebilen adam” 
Beyazıt Öztürk

“Öyle de temiz yüzlü çocuk ki. Benim karşıma gelse direkt beraat!” 
Prof. Dr. Burhan Kuzu

“Biliyoruz iyi çocuksun” 
Adnan Hoca’nın avukatı

“Bizi hack ettin. Halen de nasıl yaptığını bilmiyoruz” 
Osmanlı Bankası yöneticisi


Her şey, küçük çocuğa taksitle alınan bilgisayarla başladı... 1981 doğumlu Tamer Şahin, henüz 18 yaşındayken Türkiye’nin en büyük internet servis sağlayıcısının bilgisayar sistemlerine girmekle suçlandı, yargılama sonucunda ceza alan ilk hacker’ımız olarak literatüre geçti, 1 yıl 8 aylık cezası ertelendi ve Şahin hukuk kitaplarında yer aldı, ders konusu olarak işlendi. 20 yaşındayken ülkemizin en eski bankasının internet sitesine imza attığı gerekçesiyle tekrar yargılandı, kanıt yokluğundan beraat etti. Sonrası, Bill Gates’in e-posta yazışmalarını internette yayınlamasıyla geldi... Hakkında belgesel yapıldı, Kurtlar Vadisi ve Deli Yürek gibi aksiyon dizilerinde “Hacker Tamer” karakteriyle yer aldı. Tamer Şahin sektöründe öncü kuruluşlara, kurucusu olduğu TerraMedusa firması çatısı altında bilgi güvenliği hakkında çözümler hazırlamaya devam ediyor.

Türkiye’nin ilk hacker’ı unvanına sahip Tamer Şahin’in “sırf meraktan” ve biraz da “inat”tan başlayan şaşırtıcı, aynı zamanda da son derece renkli serüveni, kendi kaleminden, büyük bir açık sözlülükle anlatılıyor Hacker’ın Aklı’nda. Rus gizli servisi dosyalarından lüks plazalardaki görüşmelere, MİT ve JİTEM’in Şahin’e gösterdiği ilgiden Jullian Assange ve Wikileaks olayına, “etik hacker’lık” 
felsefesinden “taşeron hacker’lık”a kadar geniş bir yelpazede, bilgisayar korsanlığına dair her şeyi anlatan, benzersiz bir insan öyküsü.  


Bir tıp konferansı için Wyoming’e giden adli tabip Maura Isles, hafta sonunu arkadafllarıyla birlikte bir kayak merkezinde geçirmeye karar verir. Ancak korkunç kar ya€ıflı altında araçları devrilir ve ıssız da€ yolunda mahsur kalırlar. Yürüyerek ulafltıkları on hanelik köy ilk bakıflta tamamen terk edilmifl gibi görünse de, sofralarda dokunulmadan bırakılmıfl yemekler, garajlardaki arabalar, ölüme terk edilmifl evcil hayvanlar burada bambaflka, esrarengiz olayların yaflandı€ını düflündürmektedir. 
Maura’dan haber alamayan ve onun peflinden bu köye gelen dedektif Jane Rizzoli, arkadaflının izine rastlayamasa da karların altında tüyler ürpertici bir baflka gerçe€i keflfeder. 

Buz Gibi So€uk temposu son sayfaya kadar düflmeyen, bitirmeden elinizden bırakamayaca€ınız, gerilim yüklü bir roman. Tess Gerritsen yine kaleminin ve kurgusunun gücünü kanıtlıyor. 

İnançlarım için ölmekten korkmuyordum, ama öncelikle hangi inancın, uğrunda ölmeye değeceğine karar vermeliydim…

Çocuk yaşta “inancın” peşine düşen ve 13 yıl boyunca Napoli’deki San Domenico Maggiore Manastırı’nda yaşayan Peder Giordano Bruno kaçmak zorunda. 
Çünkü Bruno genel görüşün aksine Güneş’in dünya’nın etrafında döndüğüne inanmıyor ve başrahip onun engizisyonun yasaklı kitaplar listesindeki elyazmalarını okuyarak vakit geçirdiğini öğrenmekte gecikmiyor. 
Engizisyonun adamları onu yakalamak için gelmeden önce yuvası gibi gördüğü manastıra veda ederek kaçan Bruno, kilisesinden aforoz edilen, bütün hayatını sürgünde yaşamak zorunda olan bir sapkın artık! 
İnsanı Tanrı ile aynı konuma getirecek bilgileri içeren gizemli bir elyazmasının peşinde olan Bruno, bir sonraki durağı olan Oxford’da kendisini peş peşe işlenen cinayetlerin ortasında bulacağını bilmiyor… Ve “aşk”a olan sadakatinin sınanacağını… 

Asıl adı Stephanie Merritt olan S.J. Parris 1974’te İngiltere’de doğdu. Queens College’dan mezun oldu. İlk romanı Gavestone  Betty Task Ödülü’nü aldı. Aynı zamanda bir eleştirmen olan Parris’in yazıları The Times, Daily Telegraph, The Observer ve The Guardian’da yayımlanmaktadır. 
Sapkın’ın baş kahramanı Giordano Bruno 1548-1600 yılları arasında yaşamış gerçek bir kişilik, çağının ötesinde kozmoloji teorileri olan bir düşünürdür.