24 Haziran 2011 Cuma

Yaşamak Hatırlamaktır’da Ülkü Tamer, çocukluğu, Robert Kolej ve üniversite yılları, şiir yaşamı, tiyatro oyunculuğu, film ithalciliği ve yayıncılığından anılarını anlatıyor.

Ülkü Tamer, şairliği yanında önemli bir çevirmen. Milliyet Yayınları ile Milliyet Çocuk dergisinin yöneticilerinden. Amarcord ve Macarlar gibi önemli filmlerin ithalcisi. Haldun Taner’in unutulmaz oyunu Keşanlı Ali Destanı’nda Manyak Cafer rolü başta olmak üzere aktörlüğü de var. Dahası, özellikle Brezilya futbolunu çok iyi bilen, Brezilya’nın Pele’li milli takımını ezbere sayarak bizzat Brezilya’nın Meksika Büyükelçisinden Brezilya vizesi almış bir futbol tutkunu.

Bu anıların ön planında, Gaziantep’in efsaneleşmiş sinemacısı Nakıp Ali, Tamer’in hemşehrisi ve kolej arkadaşı Onat Kutlar, öykülerini yayımladığı Cüneyt Arkın, yemeklerini ve çoraplarını paylaştığı Yılmaz Güney gibi, tanınmış-tanınmamış pek çok kültür-sanat insanı; Yaşar Nabi Nayır, Memet Fuat, Hüsamettin Bozok gibi edebiyat yayıncılığının simge adları; ayrıca Abdi İpekçi gibi pek çok gazeteci yer alıyor. Yan rollerde ise bir sınıf dolusu çocuk var: Ülkü Tamer’in 1,5 yıllık yedek subay öğretmenliğinde yetiştirdiği çocukların hikâyeleri, en ciddi okuru bile hem güldürecek hem de ağlatacak.


“Ülkü Tamer’in şurup gibi bir Türkçesi, ‘Aman beni ealinden

bırakma’ diye adamın yakasına yapışan bir üslubu var.

Öyle rahat, öyle keyifli okuyorsunuz ki...”

Hıncal Uluç, Sabah


“Ülkemizin son 40 yıllık tarihinin kültürel yansımaları sayılabilecek bu anıları, gülümseyerek, hüzünlenerek, dersler çıkararak okudum.

Yaşamak Hatırlamaktır bir anılar toplamı değil, yaşama dair önemli göndermelerle yüklü bir deneme kitabı. İddiasızlığın iddiası olan

bu kitabı okuyun, çok seveceksiniz.”

Ahmet Ümit, Radikal Kitap


23 Haziran 2011 Perşembe

Onlar için insanlık var olan en kötü canlı türü.

Kendilerine Yeni Yırtıcılar diyorlar.

Dünya denen gezegeni kurtarmak uğruna onu cehenneme çevirmeye

karar verdiler. Ufak bir şişe tüm insanlığı yok edebilir.

Dünyanın sonu yakın!


Jean-Christophe Rufin her romanında olduğu gibi Adem’in Kokusu’nda da okurunu farklı bir aleme sürüklüyor. Olağanüstü kahramanların karşılaştığı, farklı dünyaların kesiştiği, iyi ile kötünün amansız bir savaş içinde olduğu sürükleyici bir gerilim romanı bu. Avrupa’dan Amerika’ya, Asya’dan Afrika’ya uzanan soluk soluğa bir macera.


“On İki Maymun filminin sahnelerini hatırlatan, tüyler ürpertici, aynı zamanda da düşündürücü bir hikâye. Müthiş!”


Le Point


Türk dış politikasının duayenlerinden Deniz Bölükbaşı, meslek yaşamının kilometre taşlarını, isimler ve

olaylarla anlatıyor.


Dışişleri Bakanlığı’nın değişik kademelerinde çeşitli yurtiçi ve yurtdışı görevler üstlenmiş olan Emekli Büyükelçi Deniz Bölükbaşı Dışişleri İskelesi’nde, önemli bölümü bugün de güncelliğini koruyan dış politika dosyalarının arka planını ve bilinmeyen yönlerini aktarıyor okura.


Ege gizli müzakereleri, Kıbrıs, Ermeni dosyası, “soykırım” yalanı, uluslararası hukuk yolları, AB hayal yolculuğu ve sanal müzakere süreci, azınlık tartışmaları, etnik bölücülük ve PKK terörü, ABD’nin Irak’ı işgali, 1 Mart Tezkeresi, Fener Rum Patrikhanesi, Heybeliada Ruhban Okulu, Yunanistan’la ilişkiler, Batı Trakya Türk azınlığı, Türk Boğazları…


Dışişleri İskelesi yalnızca bunlardan ibaret bir kitap değil… Bölükbaşı, Rusya’dan Almanya’ya, Yunanistan’dan Portekiz’e açılan yelpazede,

görev yaptığı ülkeleri ve çalışma arkadaşlarını da çok ilginç ve özel

anılar eşliğinde tanıtıyor, acı tatlı pek çok olayı sayfalarına taşıyor.

9 Haziran 2011 Perşembe

İblis, olduğu yerde doğruldu ve yataktan çıktı.

Kollarını göğsünde çapraz yapıp hâkim bir tavırla Selçuk’un gözlerine

bakarak devam etti:

“Bir kez daha söylüyorum: Seninle ilgili ümidim yüksek. Senin karakter yelpazende, kıskançlıktan kibre, doyumsuzluktan küstahlığa, yalancılıktan iftiraya, hırsızlıktan megalomaniye; bütün istediğim renkler mevcut.

Ve... en önemlisi, aralarında sevgi yok. Yani mükemmelsin. Yeter ki, yelpazeyi açıp kaparken hesaplarını çok dikkatli yap. Yoksa daha önce de söylediğim gibi, kendi rüzgârınla savrulup kalırsın. O zaman ben hiçbir şey yapamam.”



Yıllardır sanayicilik yapan isim sahibi, saygın bir aile…

Ailenin dağılmasına neden olan bir adam… Ve onun bir sanayi imparatorluğunu çökerten ”şeytanî“ planı…

Nermin Bezmen Şeytanın İflasında Sırça Tuzakla başlayan hikâyenin

ikinci perdesini açıyor, âdeta sinematografik bir kurguyla Vardar İmparatorluğunu üçüncü nesle teslim ediyor. Meraklı bir okursanız bu

kitapta anlatılan ailenin ne kadar kurgu ne kadar gerçek olduğuna dair tahminlerde bulunmaya çalışacaksınız belki. Ya da romandaki hangi kadın karakterin yazarından izler taşıdığına dair bir dedektiflik uğraşı içine gireceksiniz. Ama kesin olan bir şey var: Şeytanın İflası’nı bir kez okumaya başladığınızda elinizden bırakamayacaksınız.


3 Haziran 2011 Cuma

"Gökyüzünün Yarısı’nı bir oturuşta okudum; bitirmek için sabahın üçüne kadar uyumadım. İnsana ilham veren muhteşem bir kitap; adını dağlara taşlara bağırmak, herkese duyurmak istiyorum. Kadınların çaresizliği nasıl refaha dönüştürdüğünü ve parlak bir gelecek yaratmak için nasıl bir cesaretle umut beslediklerini canlı bir biçimde anlatıyor. Kitabın sonundaki hepimizi harekete geçirmek için ‘Sizin yapabilecekleriniz’ bölümü özellikle ilginç.”

Greg Mortenson


“Eğer hep dünyayı değiştirip değiştiremeyeceğinizi merak ettiyseniz, bu kitabı okuyun. Nicholas D. Kristof ve Sheryl WuDunn günümüzün en büyük haksızlıklarından birini –kadınların gördüğü acımasız muameleyi– tanımlayan, muhteşem bir savaşa çağrı kitabı yazmış.”

Fareed Zakaria


“Bu heyecan verici kitap hem gelişmekte olan dünyadaki cinsiyet eşitsizliğine karşı yapılan acımasız bir eleştiri, hem de bu kadınların cesaretlerinin, umut ve iyileşme mücadelelerinin ilham verici bir kanıtı. Moral verici bir kitap.”

Khaled Hosseini


“Bu hikâyeler bizlere vazgeçmek için birçok sebebi olan, ama asla vazgeçmeyen kadınların gücünü ve direncini gösteriyor. Onlar bu kitabı okuyan herkese ilham kaynağı, adaletsizliklerle mücadele edenlere de örnek olacaklar. Bu kitabı elinizden düşüremeyeceksiniz.”

Angelina Jolie


İsrail’in Ekonomik Mucizesinin Öyküsü özetle şu soruyu soruyor: 7,1 milyon nüfuslu, düşmanlarla çevrili, kurulduğu günden beri savaş halinde ve hiçbir doğal kaynağı olmayan, henüz altmış yaşındaki İsrail gibi bir ülke nasıl oluyor da Japonya, Çin, Hindistan, Kore, Kanada ve Birleşik Krallık gibi barışın ve istikrarın hüküm sürdüğü büyük ülkelerden daha fazla yenilikçi şirket çıkarabiliyor? Dan Senor ile Saul Singer, ülkenin önde gelen mucitleri ve yatırımcılarına dair örneklerden yola çıkarak İsrail’in güçlüklerle şekillenmiş kültürünün beslediği girişimcilik ve yaratıcılık ruhuna ışık tutuyorlar.


İsrail örneğinde sadece diğer ulusların değil, başarılı şirketler kurmayı hedefleyen bireylerin de çıkarabilecekleri dersler var.