30 Nisan 2012 Pazartesi
12 Nisan 2012 Perşembe
Büyümenin ve hissedarlar için değer yaratmanın anahtarı, işin her adımında inovasyon yaratmak ve kültürün bir parçası haline getirmektir. Peki bunu nasıl gerçekleştiririz?
Liderlikle. Elbette ki bu, kurum kültürünü ve inovasyon süreçlerini birleştirerek güçlü ve kendi kendine yetebilen bir model oluşturma vizyonuna ve sorumluluğuna sahip bir lider gerektirir.
Böyle bir lideri olmayan şirkette sürdürülebilir bir büyümeden söz etmek zordur. Sürüden Ayrılmak böyle bir lider olmak ve şirketini kararlı adımlarla geleceğe taşıyacak yeni liderler yetiştirmek isteyenler için yazıldı.
İnovasyon liderliği alanının öncülerinden Bilal Kaafarani ve Jane Stevenson, sektördeki diğer kuruluşların oluşturduğu inovasyon alanında sürüden ayrılmaya yönelik, tüm çalışanlarınızı, teknolojilerinizi ve kaynaklarınızı kullanarak yaratabileceğiniz basit ama güçlü bir model sunuyorlar.
Sürdürülebilir büyüme ve pazar hâkimiyeti için yol haritanızı hazırlarken vazgeçilmez bir element olan inovasyon kültürünü yaratmak ve sürekliliğini sağlamak üzerine ilham alabileceğiniz değerli bir rehber.
“Bu kitapla inovasyon, uygulama kolaylığı sunan bir yapıya kavuşuyor. Kesinlikle okumalısınız.”
Angela Ahrendts, Burberry İcra Kurulu Başkanı
“Harika bir kitap! Sürüden Ayrılmak inovasyonu ustalıkla tanımlıyor
ve büyüme açısından doğru kültürün yaratılmasında inovasyonun
kritik rolünü belirliyor.”
Marco Jesi, Limoni Profumerie S.P.A. Yönetim Kurulu Başkanı
“Kaafarani ile Stevenson geleneksel düşünce tarzında ‘sürüden ayrılarak’ inovasyona bakışımızı sonsuza dek değiştirecek güçlü bir
tez yaratmayı başarmışlar.”
Judith Glaser, Benchmark Communications Inc. CEO’su
Kaderin
canlı olduğuna inanırım...
Kocamın sevgilisine çıplak bedenimle sarılıp yattığımdan dolayı hiçbir zaman pişmanlık ve utanç duymadım. Tam aksine, bu duyguların bazen lüks olabildiğini anladım. Ertesi gün, Nigel’ın son nefesi, o uzun uyku tünellerinden birinde takılıp kaldı. Bir meteor gibi girdiği hayatımı, aynı süratle terk etmişti. Ama yumuşak, alıngan teninin izi bende kalmıştı. Bedeni güverteden okyanusun derin sularına bırakılırken sağ göğüs başımın sızladığını hissettim. Sanki emzirdiğim bebeğimi, ölümün ıslak, soğuk derinliğine bırakıyordum.
Doksan altıncı yaşında son uykusuna dalan Hüma, geride bıraktığı hatıratındaki sırlarıyla ailesini derinden sarsmıştı. Ama anlatacakları bu kadar değildi.
New York’ta bir bankanın kasasında duran ikinci defteri bulmasını torunu Hüma’ya vasiyet etmiş ve ona tiyatro oyunu gibi hazırladığı bir yolculuk armağan bırakmıştır. Şimdi, genç kadın babaannesinin sırlarının peşinde, süresi, sonucu, dönüşü belirsiz bir serüvene başlamak üzeredir. Bildiği bir şey vardır. O da babaannesinin şu sözleri: “Hayatını kendi seçtiğin gibi yaşarsan senin olur, unutma!”
Aurora’nın İncileri Nermin Bezmen’in Sır kitabında
ustaca kurguladığı, aşkla, tutku ve cesaretle örülmüş
bir hayatı bu kez torun, genç Hüma’nın kendini
keşfedişindeki yol haritasına dönüştürüyor.
Sır’ın ikinci perdesi açılırken Hüma için de
bilinmezlerle dolu bir yolculuk başlıyor.
O gerçeği aramak için yola çıkmış bir gazeteciydi. Yolsuzluk, çeteler, vergi kaçakçılığı, hayali ihracat gibi pek çok konunun yanı sıra Hrant Dink cinayetinin
izini sürüyordu. Yaptığı haberler, yazdığı kitaplar ona ödüller kazandırdı.
Tabii düşmanlar da…
Nedim Şener, adını kızının sorduğu
sorudan alan son kitabı Baba, Seni Neden
Oraya Koydular?’da kendisini cezaevine
götüren süreci anlatırken parmaklıklar ardında yaşadıklarının ve mahkeme sürecinin bilinmeyen yönlerini de okurla paylaşıyor.
“Herkesin bir ‘doğrusu’ vardır hayatta, gazeteci olarak benim görevimse ‘gerçekleri’ aktarmak. Gerçeğin peşinde koşmanın bedelini ‘komplo’ ile 13 ay Silivri Cezaevi’nde tutuklulukla ödedim.
‘Onlar gazeteci değil terörist’ diyen siyasetçilerden; gazete köşelerinden, televizyon ekranlarından ‘yargısız infaz’ yapan gazetecilerden utandım.
İçimde, hak, hukuk ve adalet adına ne varsa yıkarak beni hapsettiler, ama başarılı olamadılar. Çünkü gerçekler hapsedilemez.”