30 Ocak 2012 Pazartesi

Tüm dünyada milyonlarca okurun gözdesi

Maeve Binchy’den taptaze bir roman...



“Maeve Binchy’nin en iyi romanlarından biri. Birbirinden farklı bir grup insanı ahenkle ele alıyor; İrlanda’daki yaşama özgü olaylar dizisi inandırıcı; romanın sonu da çok tatlı. İnsan, Frankie karakterini Binchy’nin bundan sonraki romanlarında da görmek istiyor. ”


Susan Rogers, Newark Star-Ledger


“Maeve Binchy hayranları ayakkabılarını bir tarafa fırlatacak, kendilerine güzel bir çay demleyecek ve koltukta kıvrılıp Binchy’nin sıcak dünyasına bir kez daha adım atacaklar.”


Melinda Bargreen, The Seattle Times


“Bir Maeve Binchy romanı okumak eski bir dostla sıcacık bir

buluşmaya benzer. Binchy’nin klasik tarzıyla, küçük bir Dublin

mahallesinde yaşayan; aile, inanç ve topluluk bağlarıyla

birleşen renkli ve eksantrik karakterler birbirlerinin yaşamına

girip çıkıyorlar. Okurların bir kutu mendili hazır

bulundurmaları gerekecek…”


Margaret Flanagan, Booklist

23 Ocak 2012 Pazartesi

Derin bir Nişantaşı yolculuğu…


İbrahim Yıldırım, son romanında Nişantaşı’nın geçmişi ve bugünüyle hesaplaşıyor; okuru sürprizler ve çarpıcı öyküler eşliğinde kimi zaman hüzünlü kimi zaman neşeli bir yolculuğa çıkarıyor. Yolculuk bittiğinde, Nişantaşı’nı bilenlerin de bilmeyenlerin de algıları çok değişecek.

Nişantaşı Suare, yalnızca kayıplara karışmış insanları, sokakları, evleri, “eski” Nişantaşı’nı anlatmıyor; geçmişle yüzleşmeye, “yeni” Nişantaşı ile ödeşmeye de çalışıyor… Bu yoğun ve tempolu anlatı, edebiyat tutkunları kadar Nişantaşı’nı merak edenlerin de ilgisini çekecek.

“Nişantaşı’nı gezerken hareket noktam daima, semtinize adını veren simge oldu. Bu menzil taşından kimi zaman Valikonağı Caddesi’ni aşıp İngiliz Mektebi’ne doğru indim, kimi zaman da biraz yukarı çıkıp Rumeli Caddesi’ne açılan Baytar Ahmet Sokak’tan Ekmek Fabrikası Sokağı’na ve çok daha aşağılara yuvarlandım. En çok da bunu yaptım. Ama her defasında dönüp dolaşıp çocukluğumda tanıdığım insanların ve onların çağrıştırdıklarının etkisiyle taşın bulunduğu köşeye geldim [...] gözlerim gönül kırgınıydı, hiddetliydi, hatta oldukça şaşkındı. Zira Bayram’a bir hafta kala kendimi New Year’s Carnival içinde buluvermiştim…”

Nişantaşı Suare, 2011’de yayımladığımız romanı Her Cumartesi Rüya yılın en iyi romanları arasında gösterilen İbrahim Yıldırım’ın yazarlığında yeni bir menzil, yeni bir menzil taşı…

İnkılabın kanunu mevcut kanunların üstündedir.

Gazi Mustafa Kemal, Ocak 1923

Her cumhuriyet hâkimiyet-i milliye değildir...

Rauf Orbay, Kasım 1923


Memleket demokrasiye layıktır, millet bilinçlidir...

Kâzım Karabekir, Haziran 1925


İhtilal devrinden kanun devrine girdik...

İsmet İnönü, Şubat 1948


Milli Mücadele, milletin bütün kesimlerini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne dayanarak zafere ulaştı. Zaferden sonra yeni devletin rejiminin nasıl olacağı konusunda Milli Mücadele kahramanlarının yolları ayrıldı. Mustafa Kemal devrimci bir çağdaşlaşmayı, muhalifler ise evrimci bir reformizmi savunuyordu. Büyük kavgalar yaşandı, İstiklal Mahkemeleri harekete geçirildi…


Atatürk ihtilali muhalefeti tasfiye ederek devrimci cumhuriyeti kurdu.


Taha Akyol Atatürk’ün İhtilal Hukuku adlı bu titiz ve kapsamlı çalışmasında, Atatürk ihtilalinin TBMM’yi, hukuku ve yargıyı nasıl şekillendirdiğini ayrıntılarıyla inceliyor.

20 Ocak 2012 Cuma

Charley Davidson bir özel dedektif… Hem de cazibeli bir kadın.

Ama bildiğimiz özel dedektiflerden ve tabii bildiğiniz cazibeli kadınlardan değil. O bir ölüm meleği. Henüz öbür dünyaya geçememiş ruhlarla iletişim kuruyor ve “ışığa gitmeleri”ne yardım ediyor. Doğrusu, ölülerle konuşma yeteneği, katilleri bulmakta da çok işine yarıyor…


Charley’nin bir de âşığı var… Ama kahramanımız adamı göremiyor. Sadece o çıldırtıcı dokunuşlarını hissediyor… Sık sık ve derinden…

Cazibeli dedektifimiz bugünlerde ne mi yapıyor? Cinayete kurban giden üç avukatın katillerini bulmaya çalışıyor… Herhalde sizi nasıl bir heyecanın beklediğini anladınız artık.


Sağdan Birinci Mezar’ı okurken çok eğleneceksiniz… Çünkü Charley'nin hayatında her şey var: Olağanüstü yetenekler, macera, gizem, görünmez ama iç titreten dokunuşlar, yani aşk…


“Charley’nin şeytani neşesi ve hayata karşı iştahı, paranormal roman okurlarına çok çekici gelecek ve sanırım ‘Ghost Whisperer’ dizisinin yasını tutanların kalbindeki boşluğu dolduracak.”


Publishers Weekly

6 Ocak 2012 Cuma

90’lı yıllardan itibaren Türk siyasi hayatında bir isim öne çıktı: Fethullah Gülen.

Her dönem hakkında birtakım iddialar ortaya atılan Fethullah Gülen ve Cemaati, özellikle Ergenekon soruşturmasıyla birlikte daha çok gündeme geldi. Ergenekon sürecinde Fethullahçı olarak bilinen polislerin parmağı olduğu, Cemaat mensuplarının özellikle adliye ve mülkiye içinde örgütlendikleri iddiaları dillendirildi.

Gazeteci Nazlı Ilıcak da 28 Şubat sürecinden cumhurbaşkanlığı seçimine, Emniyet içindeki “F tipi örgütlenme” iddialarından gazetecilerin tutuklanmasına kadar Fethullah Gülen’le ilişkilendirilen pek çok konuyu mercek altına aldı.

“Bir geçiş dönemindeyiz, hiçbir şey durağan değil” diyen Nazlı Ilıcak, Her Taşın Altında “The Cemaat” mi Var?’da bir gözlemci ve gazeteci olarak olayları farklı bir bakış açısıyla değerlendiriyor.