“Bunlar
benim özel anılarım… Mahremim… Müminlerin Anası olan Ayşe’nin değil… O’nun en
sevdiği kadının, Hümeyra’sının hatıratı…
Yaradan’ın
nurunu içinde barındıran, cennetin yedinci katına yaşarken çıkmış kişinin
göğsünde uyumuş, soluğuyla etrafına yaydığı gül rayihasını en yakınından içine
çekmiş olan ben; İslam toplumunun kısaca Ebu Bekir olarak bildiği kutsal
şahsiyetin kızı, Aişa
Bint-i Abdullah ibni Ebu Kuhayfa’nın
belleğinden divitine akan bu anıları senden sonra ilk okuyacak insanoğlundan
niyazım, bana karşı dürüst olmasıdır. Resul ül Allah’ın soluğunu yüzünde,
bedeninde, ruhunun derinliklerinde hissetmiş, o esintiyle bir ömür tüketmiş
olan bu faninin de her şeyden önce bir kadın olduğunu unutmasın.
Kıskançlığı,
ihtirasları, bedeni ve ruhunda patlayan tüm insani zaaflarıyla birlikte safkan
bir kadın olduğunu…
Kadınların
rüzgâra benzediğini…
Nereden,
ne şiddette, ne zaman eseceğinin belli olmadığını…
Allah’ın
insanoğluna onun içinden can verdiğini…
Doğum
sürecinde onu kadının fanusunda üç karanlık içinde, bir yaratıştan öbürüne
geçirerek oluşturduğunu…
Ve
kadının kıyamete kadar hangi çağda beden bulursa bulsun, asla değişmeyeceğini
bilerek okumasını niyaz ediyorum.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder